Prof. Dr. Naci Görür, Marmara Bölgesi'nde beklenen büyük deprem tehlikesine dikkat çekerek, depreme dayanıklı şehirlerin inşasının ancak halkın bilinçli talepleriyle mümkün olabileceğini belirtti. Görür, siyasetçilerin bu konuda harekete geçmesi için vatandaşların güçlü bir şekilde talepte bulunması gerektiğini vurguladı. Ünlü deprem uzmanı, halkın deprem konusunda bilinçlenmesinin ve talepkar olmasının, güvenli şehirler inşa etmenin anahtarı olduğunu ifade etti.
Deprem Dirençli Şehirler İçin Halkın Rolü
Naci Görür, deprem dirençli şehirlerin oluşturulmasında halkın bilinçli taleplerinin kritik bir rol oynadığını savunuyor. "Siyasetçiler ancak halk isterse harekete geçer" diyen Görür, vatandaşların deprem konusunda bilinçlenerek, yerel yönetimlerden ve merkezi hükümetten somut adımlar talep etmesi gerektiğini belirtiyor. Bu taleplerin, imar planlarının güncellenmesi, binaların depreme dayanıklı hale getirilmesi ve acil durum planlarının oluşturulması gibi konuları kapsaması gerektiğini vurguluyor.
Peki, halk bu talepleri nasıl dile getirebilir? İşte bazı öneriler:
- Yerel yönetimlere dilekçeler sunmak
- Sivil toplum kuruluşları aracılığıyla kampanyalar düzenlemek
- Sosyal medya üzerinden farkındalık yaratmak
- Toplantılar ve paneller düzenleyerek uzmanları dinlemek
- Seçimlerde deprem konusunu önceliklendiren adayları desteklemek
Marmara Depremi Ne Zaman Olacak?
Marmara Denizi'nde beklenen büyük depremin ne zaman gerçekleşeceği hala belirsizliğini koruyor. Ancak bilim insanları, bölgede büyük bir deprem olasılığının yüksek olduğunu ve hazırlıklı olunması gerektiğini sürekli olarak vurguluyor. Naci Görür de bu konuda uyarılarını sık sık tekrarlayarak, Marmara Bölgesi'ndeki şehirlerin depreme karşı hazırlıklı hale getirilmesinin hayati önem taşıdığını belirtiyor. "Marmara'da beklenen büyük deprem henüz olmadı" diyen Görür, bu durumun rehavete yol açmaması gerektiğini, aksine hazırlıkların hızlandırılması gerektiğini ifade ediyor.
Halkın Talepleriyle Gelecek Güvenli Şehirler
Naci Görür'ün açıklamaları, deprem gerçeğiyle yüzleşen Türkiye için önemli bir yol haritası çiziyor. Depreme dayanıklı şehirler inşa etmek, sadece devletin veya yerel yönetimlerin sorumluluğunda değil, aynı zamanda halkın da aktif katılımıyla mümkün olabilecek bir süreç. Bilinçli ve talepkar bir halk, siyasetçileri harekete geçirebilir, kaynakların doğru alanlara yönlendirilmesini sağlayabilir ve en önemlisi, güvenli ve yaşanabilir şehirlerin inşasına katkıda bulunabilir. Unutmayalım ki, deprem öldürmez, bina öldürür ve binaları güvenli hale getirmek bizim elimizde.
