Saadet Partisi Hatay Milletvekili Doç. Dr. Necmettin Çalışkan, Hatay'da deprem yaraları henüz sarılmadan yapılan hukuksuz uygulamalara dikkat çekerek önemli uyarılarda bulundu. Özellikle Samandağ ilçesinde mahkeme kararları beklenmeden gerçekleştirilen müdahaleler ve tarım arazilerinin yapılaşmaya açılması, bölgede yeni bir krizin fitilini ateşleyebilir.
Plansız Yapılaşma: Hatay İçin Yeni Bir Tehdit Mi?
Çalışkan, hukuki süreçler tamamlanmadan alınan kararların ileride büyük sorunlara yol açabileceğini vurgulayarak, "Halka rağmen, hukuka rağmen iş yapılmaz" dedi. Bu ifadeleriyle, yetkililerin aceleci ve keyfi uygulamalarına karşı sert bir eleştiri getirdi. Deprem bölgesinde yaşayan vatandaşların haklarının korunması ve hukukun üstünlüğünün sağlanması gerektiğinin altını çizdi.
Peki, Hatay'da yaşanan bu gelişmeler neden bu kadar önemli? İşte bazı önemli noktalar:
- Hukuki Süreçlerin İhlali: Mahkeme kararları beklenmeden yapılan müdahaleler, hukuk devletinin temel ilkelerine aykırıdır.
- Tarım Arazilerinin Yok Olması: Verimli tarım arazilerinin yapılaşmaya açılması, bölgenin geleceği için büyük bir tehdit oluşturmaktadır.
- Halkın İradesinin Göz Ardı Edilmesi: Yerel halkın görüşleri alınmadan yapılan uygulamalar, toplumsal huzursuzluğa yol açabilir.
"Ben Yaptım Oldu" Anlayışı: Krizin Temel Nedeni
Çalışkan, plansız yapılaşma eleştirisinde bulunarak, "Ben yaptım oldu" anlayışının kabul edilemez olduğunu belirtti. Bu tür keyfi uygulamaların, depremzedelerin mağduriyetini daha da artıracağını ve bölgede kalıcı sorunlara yol açacağını ifade etti. Şeffaf ve katılımcı bir yönetim anlayışının benimsenmesi gerektiğini vurguladı.
Hatay'da yaşanan deprem felaketinin ardından, bölgenin yeniden imarı büyük önem taşımaktadır. Ancak, bu sürecin hukuka uygun, planlı ve halkın katılımıyla yürütülmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, yapılan hatalar gelecekte daha büyük sorunlara yol açabilir. Unutulmamalıdır ki, doğru adımlar atılmadığı takdirde, Hatay'ın yeniden ayağa kalkması mümkün olmayacaktır.
Hatay'da yaşanan bu gelişmeler, sadece yerel değil, ulusal düzeyde de büyük bir önem taşımaktadır. Hukukun üstünlüğünün sağlanması, şeffaf ve katılımcı bir yönetim anlayışının benimsenmesi, tüm Türkiye için bir gerekliliktir. Aksi takdirde, benzer sorunların başka bölgelerde de yaşanması kaçınılmaz olacaktır.
