Hatay'da yapılması planlanan beton santrali, çevresel etki değerlendirme (ÇED) süreci olmadan verilen izinlerle gündeme geldi. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara, bu duruma sert tepki göstererek, kararın hukuka aykırı olduğunu ve halkın sağlığını tehdit ettiğini vurguladı. Deprem felaketinin ardından Hatay'ın yeniden yapılanma sürecinde, çevresel hassasiyetlerin göz ardı edilmesi endişe yaratıyor.
ÇED Süreci Neden İhmal Ediliyor?
CHP Milletvekili Nermin Yıldırım Kara, Hatay Valiliği'nin "ÇED aranmayacak" kararına dayanarak birçok projeye izin verilmesinin kabul edilemez olduğunu belirtti. Kara, yazılı açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“6 Şubat depreminin yaraları henüz sarılmadan, Hatay’ın geleceğiyle ilgili kararlar alınırken ÇED sürecinin devre dışı bırakılması, telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurabilir. Halkımızın sağlığı ve çevrenin korunması her şeyin önünde gelmelidir.”
Bu kararın, Hatay'ın doğal güzelliklerini ve tarım alanlarını tehdit ettiğini savunan Kara, yetkilileri bu yanlıştan dönmeye çağırdı. Bölge halkı da, beton santralinin çevreye vereceği zararlar konusunda endişelerini dile getiriyor.
Halkın Tepkisi Ne Olacak?
Beton santrali projesine karşı çıkan vatandaşlar, imza kampanyaları ve protesto gösterileri düzenlemeye hazırlanıyor. Çevreciler ve sivil toplum kuruluşları da, projenin iptali için hukuki süreç başlatacaklarını duyurdu. Hatay'da yaşayan vatandaşlar, depremin yaralarını sarmaya çalışırken, bir yandan da çevrelerini koruma mücadelesi veriyor.
- Santralin kurulacağı bölgedeki tarım arazileri zarar görecek.
- Hava kirliliği artacak ve insan sağlığı olumsuz etkilenecek.
- Bölgedeki su kaynakları kirlenecek.
Vatandaşlar, yetkililerden bu konuda daha duyarlı olmalarını ve halkın sesine kulak vermelerini bekliyor.
Hatay'ın Geleceği Tehlikede mi?
Hatay'da deprem sonrası yeniden yapılanma sürecinde, çevresel faktörlerin göz ardı edilmesi, gelecekte daha büyük sorunlara yol açabilir. Beton santrali projesi gibi, ÇED süreci atlanarak hayata geçirilen projeler, Hatay'ın doğal ve kültürel mirasını tehdit ediyor. Yetkililerin, bu konuda daha dikkatli ve şeffaf olması gerekiyor. Aksi takdirde, Hatay'ın geleceği karanlık bir tabloya dönüşebilir.
