Savaşa Alışkınız! Yönetmenden Şok Açıklama!
Gündem

Savaşa Alışkınız! Yönetmenden Şok Açıklama!


10 September 20255 dk okuma9 görüntülenmeSon güncelleme: 10 September 2025

Locarno Film Festivali'nde ödül alan Abbas Fahdel'in "Yaralı Diyardan Hikâyeler" belgeseli, savaşın acımasız yüzünü gözler önüne seriyor. Yönetmen Fahdel'in "savaşa alışkınız" sözleri ise dikkat çekiyor.

Savaşın İçinden Bir Bakış

Tecrübeli sinemacı Abbas Fahdel, 78. Locarno Film Festivali'nde "Yaralı Diyardan Hikâyeler" adlı belgeseliyle En İyi Yönetmen Ödülü'ne layık görüldü. Ressam eşi Nur Balluk’un prodüktörlüğünü üstlendiği film, İsrail’in son Lübnan saldırılarını konu alıyor. Fahdel ve Balluk, belgeselin Locarno gösteriminden sonra seyircilerin sorularını yanıtladı. Bombaların çok yakına düştüğü bir savaşta film çekmenin nasıl bir duygu olduğunu soran bir seyirciye Fahdel, "savaş’a alışkın" olduklarını söyledi. Elinde kamerayla etrafı görüntülerken işine konsantre olduğunu, kameranın adeta bir dokunulmazlık kalkanı vazifesi gördüğünü aktarıyor.

Kendisi de, eşi de hayatları boyunca birçok savaşa şahit olduklarını, ilk şoktan sonra daha kayıtsız kalabildiklerini belirtiyorlar. Ancak bu defa küçük kızları Kamelya'nın yanlarında olması durumu daha da zorlaştırmış. Filmin başlarında, Kamelya'nın bombaların patlamasına verdiği tepkiler, filmin en etkileyici anlarından biri olarak öne çıkıyor. Bir diğer seyirci Balluk’a savaşın kasveti göz önüne alındığında kamera karşısında olmaktan rahatsızlık duyup duymadığını soruyor. Balluk, daha önce barış döneminde çektikleri filmde daha fazla zorlandığını, savaş olunca kameranın onu takip etmesinin ikinci plana düştüğünü anlatıyor.

Duygu Sömürüsünden Uzak Bir Anlatım

Filmin başında ve sonunda, İsrail bombalarının yerle bir ettiği bir yerleşim merkezinde ilerleyen cenaze alayını görüyoruz. Bu sahneler, bir Yunan tragedyasını andırıyor ve metanetin önemini vurguluyor. Fahdel, ucuz duygu sömürülerinden kaçınarak, ölüm karşısında ağlayan insanları kadrajına almamaya özen gösteriyor. İnsansız hava aracıyla çekilen sahnelerin de oldukça başarılı olduğu belirtiliyor. Fahdel, sinemanın seyirciyi enayi yerine koymaması gerektiğini, yönetmenin insan hislerini kolayca tetikleyecek tuzaklar kurmamasının mühim olduğunu söylüyor.

  • Savaşın acımasızlığı
  • İnsanların dayanıklılığı
  • Duygu sömürüsünden kaçınma

Ateşkes Sonrası Bile Devam Eden Acılar

Irak savaşındaki tecrübelerinden yola çıkarak sıradan insanların yaşadıklarını aktarmak, Fahdel’in temel misyonu. Ateşkese rağmen, İsrail'in Güney Lübnan'a saldırıları devam ediyor. Sınır bölgelerinde bombalar patlayabiliyor, dronlar insanları takip edebiliyor. Filmde, yıkıntılar arasında halka hizmet veren bir fırıncının ateşkes sonrası saldırıda hayatını kaybettiği anlatılıyor. Fahdel, 120 dakikalık belgeselin hem yönetmenliğini, hem sinematografisini, hem de montajını üstlenmiş durumda. Megalomaniye kapılmadan, teknoloji sayesinde her şeyi tek başına yapmanın mümkün olduğunu vurguluyor.

Filmi izlerken duygular yoğunlaştığında, Fahdel şiirle teselli ediyor. Savaş zamanı şiir yazmanın kendisine şifa olduğuna inandığını belirtiyor. Şiirlerden alıntılar, sahneler arasında yumuşak geçiş sağlıyor. "Yaralı toprak fısıldar: Çim istiyorum, yağmur istiyorum, Dronsuz gökyüzü istiyorum, Elvedasız sabahlar, Ve mezarların yanında artık kâfi dualar" gibi dizeler, savaşın yarattığı tahribatı ve insanların özlemlerini dile getiriyor.

Film, bölge insanının ne kadar dirayetli olduğunu da gösteriyor. Enkaz halindeki binaların önünde insanlar hayatlarını yeniden kurmaya çalışıyor. Hükümetten yardım beklemiyorlar. Gazze'nin durumunun bilindiğini, ancak Lübnan'daki durumun göz ardı edildiğini aktarıyor Fahdel. Bu nedenle, belgeseline verilen ödülün Lübnan'a görünürlük kazandırmasını umuyor. İsrail’in Filistin soykırımını dile getiremeyen Batı dünyasının vicdanını temsilen Locarno, Lübnan filmini ödüle layık görürken acaba suçluluk duygularını mı hafifletiyor?

Abbas Fahdel'in "Yaralı Diyardan Hikâyeler" belgeseli, savaşın insanlık üzerindeki derin etkilerini çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor. Yönetmenin "savaşa alışkınız" sözleri, bölgedeki insanların yaşadığı zorlukları ve dayanıklılıklarını simgeliyor. Film, uluslararası alanda Lübnan'a dikkat çekerek, bölgedeki sorunlara çözüm bulunmasına katkı sağlayabilir.