12 Mayıs 2025 Pazartesi

Fransa'da Cinsel Şiddet Haberleri Nasıl Veriliyor? Şok Rapor!

Fransa'da son yıllarda artan cinsel şiddet vakaları, ülkenin gündemini derinden etkiliyor. Sinemadan eğitime, sağlıktan aileye kadar birçok alanda yaşanan bu olaylar, yargıya taşınıyor ve toplumda büyük yankı uyandırıyor. Fransa Radyo-Televizyon Üst Kurulu Arcom'un yayınladığı "2024 Televizyon Haber Programlarında Cinsel ve Cinsiyetçi Şiddetin Ele Alınışı" adlı rapor, bu konudaki medya tutumunu gözler önüne seriyor. Peki, Fransız televizyon kanalları cinsel şiddet haberlerini nasıl veriyor? İşte detaylar:

Fransa'da Cinsel Şiddet Vakaları ve Medyanın Rolü

Fransa, 2024 yılından itibaren önemli cinsel şiddet ve istismar davalarıyla sarsılıyor. Özellikle Dominique Pelicot ve Joël LeScouarnec davaları, ülkenin gündemine damgasını vurdu. Bu davaların yanı sıra, yönetmen Christophe Ruggia ve ünlü aktör Gèrard Depardieu hakkındaki şikayetler, sinema endüstrisindeki karanlık yüzü ortaya çıkardı. Arcom'un raporu, televizyon kanallarının bu tür olaylara nasıl yaklaştığını ve hangi yöntemleri kullandığını analiz ediyor.

  • Dominique Pelicot Davası: Eşini ilaçlarla uyutup yıllarca başka erkeklerin cinsel saldırısına maruz bırakan bir adamın yargılandığı dava.
  • Joël LeScouarnec Davası: 2005-2017 yılları arasında çoğu çocuk 299 kişiye tecavüz ve saldırı ile suçlanan bir pedofil rahibin davası.
  • Christophe Ruggia ve Gèrard Depardieu Davaları: Sinema sektöründe yaşanan cinsel istismar iddialarıyla ilgili davalar.

Arcom'un raporu, cinsel şiddetin Birleşmiş Milletler tarafından "en sistematik ve yaygın insan hakları ihlallerinden biri" olarak tanımlandığını vurguluyor. Ayrıca, kanalların cinsiyetçi önyargı ve kadına yönelik şiddetle mücadeleye katkıda bulunmak zorunda olduklarını hatırlatıyor. Bu bağlamda, yayıncılara UNESCO ve MNRA'nın tavsiyelerini dikkate almaları gerektiği belirtiliyor.

Yapay Zeka ile Medya Analizi: Raporun Yöntemi

Arcom'un raporu, medya araştırmalarında yapay zeka kullanımına dikkat çekiyor. Raporun hazırlanmasında Whisper, CroissantLLM ve inaSpeechSegmenter gibi yapay zeka araçları kullanıldı. Bu araçlar sayesinde, 2000 saatlik yayın incelenerek cinsel ve cinsiyetçi şiddeti içeren sekanslar 16 saate indirildi. Otomatik konuşma transkripsiyonları, metin bölümlendirme ve konuşma sürelerinin tespiti gibi işlemler, yapay zeka yardımıyla gerçekleştirildi.

UNESCO'nun "Kız Çocuklarına ve Kadınlara Yönelik Şiddetin Haberleştirilmesi" adlı kitabı, raporun rehberi olarak kullanıldı. Bu kapsamda, haber programlarında ele alınan konular, kimlerin söz aldığı, bakış açısı, biçim, istatistikler, yasal çerçeve ve çözüm gazeteciliği gibi yedi kategori altında değerlendirildi.

Haberlerde Cinsel Şiddet: Toplumsal Bir Sorun mu, Münferit Bir Olay mı?

Raporun sonuçlarına göre, Fransız haber programlarında cinsel şiddet vakalarının çoğu zaman toplumsal bir bağlamdan uzak, münferit olaylar olarak sunulduğu görülüyor. Vakaların sadece yüzde 35'i sistematik bir olgu olarak ele alınırken, yüzde 54'ü üçüncü sayfa haberi gibi aktarıldı. Bu durum, cinsel şiddetin toplumdaki köklerine inme ve farkındalık yaratma konusunda eksiklikler olduğunu gösteriyor.

Pelicot davası gibi bazı vakalarda, tecavüzün toplumsal bir sorun olarak ele alındığı ve "erkekler ve kadınlar arasındaki zihniyeti ve ilişkileri değiştirmesi gereken bir dava" şeklinde analiz edildiği görülüyor. Ancak, ünlü oyuncuların adının geçtiği davalarda, toplumsal yapı yerine sektöre özgü bir kültürel evrenle sınırlı yorumlar yapıldığı belirtiliyor.

Şiddeti kınayan bakış açısının benimsendiği sekanslarda, konuşanların yüzde 58'i kadınlardan oluşuyor. Olguyu önemsizleştiren ifadeler ise yüzde 65 oranında erkekler tarafından kullanılıyor. Bu durum, cinsiyetler arasındaki algı farklılıklarını ve toplumsal cinsiyet rollerinin etkisini gözler önüne seriyor.

Arcom'un raporu, Fransız televizyon kanallarının cinsel şiddet haberlerini ele alış biçimini detaylı bir şekilde analiz ediyor. Medyanın bu konudaki sorumluluğu büyük. Haberlerin doğru, hassas ve toplumsal farkındalığı artıracak şekilde sunulması, cinsel şiddetle mücadelede önemli bir adım olabilir. Unutmayalım ki, cinsel şiddet bir insan hakları ihlalidir ve bu konuda hepimizin sorumluluğu vardır.

İlgili Haberler