
CHP ve ABD İşbirliği: 27 Mayıs Darbesinin Gizli Yüzü!
27 Mayıs 1960 darbesi, Türk siyasi tarihinde bir dönüm noktası olmuştur. Bu darbenin sadece iç dinamiklerle açıklanması mümkün değildir. Dış güçlerin, özellikle de Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) rolü, darbenin seyrini ve sonuçlarını derinden etkilemiştir. CHP'nin bu süreçteki konumu ve ABD ile olan ilişkisi, günümüzde hala tartışılan ve merak edilen bir konudur.
Menderes Neden Hedefteydi?
Adnan Menderes liderliğindeki Demokrat Parti (DP) hükümeti, iktidarının ilk yıllarında ABD ile yakın ilişkiler kurmuştu. Ancak, 1954'ten sonra Menderes'in izlediği bağımsız politikalar, ABD'nin hoşnutsuzluğuna yol açtı. Menderes'in sanayileşme hamlesi, Washington tarafından Türkiye'nin kendisine bağımlı kalmasını engelleyecek bir tehdit olarak görüldü. ABD, Türkiye'nin ekonomik politikalarına müdahale etmek ve ülkeyi kendi kontrolünde tutmak istiyordu.
Dönemin bürokratları, 27 Mayıs darbesinin nedenlerini sıralarken, Menderes'e yapılan dayatmalara dikkat çekmişlerdir. DP iktidarı döneminde Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri İktisadi İşler Yardımcısı olan Melih Esenbel, ABD'nin rahatsızlığını şu sözlerle ifade etmiştir: "ABD yıllık büyüme hızının %8-9’dan %4’ler seviyesine indirilmesini ve devalüasyon yapılmasını istedi. Menderes de buna direnerek inşaatına başlanmış olan yatırımların bitirilmesini sağladı…"
Dışişleri Bakanlığı'nda Ticaret İşleri Genel Müdürü olan Hasan Esat Işık ise, Amerikalıların Menderes'e olan düşmanlığına vurgu yaparak, "Menderes ve Fatin Beyi deviren Amerikalılardır. 27 Mayıs’ı yapan olaylar ve kişiler değildir demiyorum. Ama böyle bir hareketin yapılmasını, Menderes ve Zorlu’nun işbaşından uzaklaştırılmasını Amerikalılar herkesten çok istiyorlardı" demiştir.
CHP'nin Rolü ve ABD İle İlişkisi
ABD, Menderes'i tasfiye etmek için CHP'yi taşeron olarak kullanmıştır. Ana muhalefetle ilişki, Türkiye'nin önde gelen masonlarından olduğu bilinen CHP Genel Sekreteri Kasım Gülek üzerinden kurulmuştur. İddiaya göre Gülek, Menderes hükümetinin icraatlarını ve ordu içindeki hareketlenmeleri gün gün ABD'ye rapor etmiştir.
Millî Emniyet Hizmeti Riyâseti (MAH) tarafından hazırlanan bir raporda şu ifadelere yer verilmiştir: “Harp akademilerinde ABD’li subaylar ders veriyor ve CHP’li yetkililere hükümetin gidişatından memnun olmadıklarını açık açık ifşa ediyorlardı. İnönü’nün bir şeyler planladığından ABD’nin haberi olduğunu ve onay verdiğini rahat olmamız gerektiğini sık sık hatırlatıyorlardı.”
Kasım Gülek'in ABD ziyaretinden sonra CHP, istihbarat örgütleri ile temasını güçlendirmiş, DP'nin her yaptığı eylemi soruşturmuş ve raporlamıştır. Menderes'in özel hayatı, ilişkileri takip edilmiş ve toparlanmıştır. Gülek, ABD elçiliğinde organizasyonu kontrol etmiş ve İnönü ile temasla orduyu ve gazeteleri takip etmiştir.
ABD'nin Darbe Sonrası Tavrı
ABD, 27 Mayıs darbesinin başarılı olmasından duyduğu memnuniyeti gizlememiştir. ABD'nin Ankara Büyükelçisi Fletcher Warren, darbecilere övgüler yağdırmış ve darbenin "en dakik, en etkin ve en süratli" darbe olduğunu söylemiştir. Ayrıca, Gürsel'in 180 milyon dolar borç talebine olumlu yanıt vermiştir. ABD Başkanı Eisenhower da bir mektup göndererek Gürsel'i tebrik etmiştir.
Sonuç olarak, 27 Mayıs darbesi, Türkiye'nin iç dinamiklerinin yanı sıra dış güçlerin, özellikle de ABD'nin etkisiyle gerçekleşmiştir. CHP'nin bu süreçteki rolü ve ABD ile olan ilişkisi, darbenin seyrini ve sonuçlarını derinden etkilemiştir. Bu olay, Türk siyasi tarihinde bir dönüm noktası olmuş ve ülkenin geleceği üzerinde kalıcı izler bırakmıştır. Darbenin ardından yaşanan siyasi ve sosyal değişimler, Türkiye'nin demokrasi ve bağımsızlık mücadelesinde önemli bir ders olmuştur.