
9 Kiloluk Tümör Şoku! Kadının Karnından Çıkanlara İnanamayacaksınız!
71 yaşındaki bir kadın, son bir yıldır yaşadığı karın şişliği, yoğun gaz, büyük abdest yapamama, idrar kaçırma ve yemek yiyememe gibi şikayetlerle Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi'ne başvurdu. Yapılan tetkikler sonucunda, hastanın karın boşluğunu tamamen dolduran yaklaşık 35x40 santimetre büyüklüğünde bir kitle tespit edildi. Başarılı bir operasyonla bu 9 kiloluk kitle çıkarıldı ve hasta sağlığına kavuştu.
Yumuşak Doku Tümörleri ve Sarkomlar Hakkında Bilmeniz Gerekenler
Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Salih Müjdat Balkan, yumuşak doku tümörlerinin tıbbi ve toplumsal önemine dikkat çekti. Sarkomların, vücudun destek ve yapısını oluşturan yağ, yumuşak doku, kan damarları, bağ ve lifli dokulardan kaynaklanan kötü huylu tümörler olduğunu belirtti. Dünya genelinde her yıl yaklaşık 100 bin yeni yumuşak doku sarkomu vakası teşhis edildiğini ifade eden Prof. Dr. Balkan, sarkomların oluşumunda genetik ve çevresel faktörlerin etkili olabileceğini, ancak çoğunun rastlantısal ve nedeni bilinmeyen vakalar olduğunu vurguladı.
Prof. Dr. Balkan, sarkomların patolojik sınıflamalarında 100'den fazla farklı doku yapısı ve genetik alt tip tanımlandığını, bu nedenle her alt tipin klinik seyrinin farklı olabileceğini söyledi. Yumuşak doku tümörlerinin sınıflandırılmasında hücrelerin şekli, bağışıklık sistemi tepkileri ve genetik özelliklerin dikkate alındığını belirten Prof. Dr. Balkan, tümörün bulunduğu bölge, büyüklüğü ve doku yapısına göre hastalığın seyri ve tedavi sonucu hakkında önemli bilgiler elde edildiğini de sözlerine ekledi.
Erken Tanı ve Uzman Yaklaşımı Hayat Kurtarıyor
Genel Cerrah Doç. Dr. Ali Özant, yumuşak doku sarkomlarının tanı ve tedavisinin uygun şartlarda ve alanında uzman hekimlerce yapılması gerektiğinin altını çizdi. Tümörün ameliyatla geniş şekilde çıkarılmasının yanı sıra, hastalığın tekrarlama riskini azaltmak için ameliyat öncesi ve sonrasında radyoterapi ve kemoterapi gibi ek tedavi yöntemlerinin uygulanabileceğini belirtti. Ayrıca, farklı uzmanların bir arada çalıştığı bir yaklaşımın bu süreçte büyük önem taşıdığını vurgulayan Doç. Dr. Özant, erken tanı konulmasının ve hastalığın tanı anında yayılmamış olmasının tedavi başarısını doğrudan etkileyen kritik faktörler olduğunu ifade etti.
Bu tür vakaların başarıyla sonuçlanması, erken teşhisin ve multidisipliner bir yaklaşımla tedavi uygulanmasının önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. Hastanın yaşadığı zorlu süreç ve sonrasında sağlığına kavuşması, tıp alanındaki gelişmelerin ve uzman hekimlerin özverili çalışmalarının bir sonucu olarak değerlendirilebilir. Umuyoruz ki, bu haber, benzer şikayetleri olan kişilere umut olur ve erken teşhisin önemini anlamalarına yardımcı olur.