CHP Hatay Milletvekili Servet Mullaoğlu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Adalet Bakanlığı'nın 2026 bütçesi görüşülürken çarpıcı açıklamalarda bulundu. Yargı bağımsızlığı, tutuklama uygulamaları ve içtihat birliği gibi konuları gündeme getiren Mullaoğlu, "Eğer bizim bilmediğimiz bir hukuk düzeni varsa, toplumun bunu bilmeye hakkı vardır" diyerek tartışmaları alevlendirdi.

Türkiye'de Hukuk Krizi mi Yaşanıyor?

Mullaoğlu'nun komisyondaki konuşması, Türkiye'deki hukuk sistemine dair önemli soruları beraberinde getirdi. Yargı bağımsızlığı konusundaki endişelerini dile getiren Mullaoğlu, tutuklama uygulamalarının keyfi olup olmadığına dair de eleştirilerde bulundu. İçtihat birliğinin sağlanamaması ve yargı süreçlerinin uzaması gibi sorunlara dikkat çekerek, hukuk devletine olan güvenin sarsıldığını vurguladı.

Peki, Mullaoğlu'nun bu sert eleştirilerinin ardında yatan sebepler neler? Türkiye'de gerçekten de toplumun bilmediği bir hukuk düzeni mi var? İşte Mullaoğlu'nun dikkat çektiği bazı önemli noktalar:

• Yargı Bağımsızlığı: Yargının siyasi etkilerden uzak, tarafsız bir şekilde karar verebilmesi demokrasinin temel şartlarından biridir. Mullaoğlu, yargı bağımsızlığının zedelendiği yönündeki endişelerini dile getirdi.
• Tutuklama Uygulamaları: Tutuklama, bir ceza değil, bir tedbirdir. Ancak Mullaoğlu, tutuklama uygulamalarının orantısız ve keyfi bir şekilde yapıldığına dikkat çekti.
• İçtihat Birliği: Aynı konuda farklı mahkemelerin farklı kararlar vermesi hukuk güvenliğini zedeler. Mullaoğlu, içtihat birliğinin sağlanamaması sorununa vurgu yaptı.
• Yargı Süreçlerinin Hızlandırılması: Yargı süreçlerinin uzun sürmesi, adalete erişimi zorlaştırır ve mağduriyetlere yol açar. Mullaoğlu, yargı süreçlerinin hızlandırılması gerektiğini belirtti.

Hukuk Devleti İlkesi Tehlikede mi?

Mullaoğlu'nun "Eğer bizim bilmediğimiz bir hukuk düzeni varsa, toplumun bunu bilmeye hakkı vardır" sözleri, Türkiye'de hukuk devleti ilkesinin ne kadar güvende olduğu sorusunu akıllara getiriyor. Hukuk devleti, devletin tüm eylem ve işlemlerinin hukuka uygun olması, vatandaşların hak ve özgürlüklerinin güvence altında olması demektir. Ancak Mullaoğlu'nun açıklamaları, bu ilkenin zedelendiği yönünde ciddi endişeler olduğunu gösteriyor.

Türkiye'de hukuk sistemine duyulan güvenin yeniden tesis edilmesi için acil adımlar atılması gerekiyor. Yargı bağımsızlığının güçlendirilmesi, tutuklama uygulamalarının gözden geçirilmesi, içtihat birliğinin sağlanması ve yargı süreçlerinin hızlandırılması bu adımların başında geliyor. Aksi takdirde, toplumun hukuka olan inancı daha da azalabilir ve bu durum, demokrasinin temellerini sarsabilir.