Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği (TÜKD) Hatay Şubesi Başkanı Tülin Kesiktaş Teoman, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında yaptığı açıklamada, Türkiye'deki kadına yönelik şiddetin alarm verici boyutlara ulaştığını dile getirdi. Teoman, her gün en az üç kadının ya öldürüldüğünü ya da intihar süsü verilerek yaşamdan koparıldığını belirterek, durumun vahametine dikkat çekti.

Kadın Hakları Mücadelesinde Geri Adım mı?

Teoman, kadın hakları mücadelesinde yıllardır sahada ve meslek birliklerinde görev alan kadınların çabalarının önemine vurgu yaparak, etkin yasal tedbirlerin uygulanmamasının şiddetin adeta normalleşmesine yol açtığını ifade etti. Bu durum, kadın hakları savunucuları arasında büyük bir endişe yaratmış durumda.

• Yasal boşluklar ve cezaların yetersizliği şiddeti körüklüyor.
• Kadınların yaşam biçimlerine yönelik baskılar artıyor.
• Toplumsal cinsiyet eşitsizliği derinleşiyor.

Şiddetin Nedenleri ve Çözüm Önerileri

Kadınların yaşam biçimleri üzerinden hedef gösterilmesinin şiddeti artıran bir diğer faktör olduğuna dikkat çeken Teoman, bu durumun kabul edilemez olduğunu ve toplumun her kesiminin bu konuda bilinçlenmesi gerektiğini söyledi. Şiddetin önlenmesi için eğitim, farkındalık çalışmaları ve yasal düzenlemelerin birlikte ele alınması gerektiği vurgulandı.

Kadın hakları konusunda yaşanan bu geri adımlar, sadece Türkiye'de değil, dünya genelinde de büyük bir sorun teşkil ediyor. Birleşmiş Milletler verilerine göre, dünya genelinde her üç kadından biri hayatının bir döneminde fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalıyor. Bu durum, kadınların eğitim, sağlık ve ekonomik hayata katılımını olumsuz etkileyerek, toplumsal gelişmeyi de engelliyor.

Sonuç

Tülin Kesiktaş Teoman'ın açıklamaları, Türkiye'de kadınların karşı karşıya olduğu tehlikenin boyutlarını bir kez daha gözler önüne seriyor. Kadın hakları mücadelesinde daha kararlı adımlar atılması, yasal düzenlemelerin etkin bir şekilde uygulanması ve toplumun her kesiminin bu konuda bilinçlenmesi büyük önem taşıyor. Aksi takdirde, kadın cinayetleri ve şiddet olayları artmaya devam edecek ve toplumun geleceği olumsuz etkilenecektir.