Hatay'da Şok! Tarihi Türbe Neden Yıkıma Terk Edildi?
Antakya Gündem

Hatay'da Şok! Tarihi Türbe Neden Yıkıma Terk Edildi?


02 October 20255 dk okuma5 görüntülenmeSon güncelleme: 02 October 2025

6 Şubat depremi, Hatay'da sadece konutları değil, aynı zamanda tarihi ve kültürel mirası da derinden etkiledi. Yeniden inşa çalışmaları hızla devam ederken, bazı tarihi eserlerin ve dini yapıların ihmal edildiği görülüyor. Bu yapılardan biri de Antakya'da bulunan Şeyh Hasan Türbesi. Türbe, depremden bu yana geçen 2,5 yıllık süreçte adeta kaderine terk edilmiş durumda.

Şeyh Hasan Türbesi: Tarihi Bir Mirasın Çöküşü

Antakya'nın Güllübahçe Mahallesi'nde, Mozaik Hastanesi ile Cemalettin Tınaztepe Ortaokulu arasında yer alan Şeyh Hasan Türbesi, Alevi cemaati vakfına ait önemli bir dini mekân. Ancak, 6 Şubat depreminden sonra türbeye herhangi bir müdahalede bulunulmadı. Çevredeki vatandaşlar, türbenin yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu belirtiyor. Özellikle kış aylarında yağan yağmurlar ve olumsuz hava koşulları, yapının daha da zarar görmesine neden oluyor. Vatandaşlar, yetkililerden bir an önce türbenin restore edilmesini ve kültürel mirasın korunmasını talep ediyor.

Kültürel Miras Neden Korunmalı?

Kültürel miras, bir toplumun kimliğini oluşturan en önemli unsurlardan biridir. Tarihi yapılar, gelenekler, sanat eserleri ve diğer kültürel değerler, geçmişten günümüze aktarılan ve gelecek nesillere bırakılması gereken önemli zenginliklerdir. Kültürel mirasın korunması, sadece tarihi bir sorumluluk değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal faydalar da sağlar. Turizm gelirlerinin artması, yerel ekonominin canlanması ve toplumsal bağların güçlenmesi gibi olumlu etkileri vardır. Bu nedenle, Hatay'daki Şeyh Hasan Türbesi gibi tarihi yapıların korunması, hem kültürel mirasımızın yaşatılması hem de bölgenin kalkınması açısından büyük önem taşımaktadır.

Hatay'da Restorasyon Çalışmaları Ne Durumda?

Hatay'da deprem sonrası restorasyon çalışmaları devam ediyor. Ancak, özellikle küçük ve orta ölçekli tarihi yapıların restorasyonu konusunda bazı eksiklikler olduğu görülüyor. Yetkililer, öncelikle acil müdahale gerektiren büyük yapıların restorasyonuna odaklanırken, Şeyh Hasan Türbesi gibi daha az bilinen yapılar ihmal edilebiliyor. Oysa bu tür yapılar da kültürel mirasımızın önemli bir parçasıdır ve korunması gerekmektedir. Restorasyon çalışmalarının daha kapsamlı ve adil bir şekilde yürütülmesi, tüm tarihi yapıların korunmasını sağlayacaktır.

Şeyh Hasan Türbesi'nin durumu, Hatay'daki kültürel mirasın korunması konusunda daha fazla çaba gösterilmesi gerektiğini açıkça ortaya koyuyor. Yetkililerin, sivil toplum kuruluşlarının ve yerel halkın işbirliğiyle, bu tür tarihi yapıların restore edilmesi ve gelecek nesillere aktarılması sağlanmalıdır. Aksi takdirde, depremin yarattığı yıkımın yanı sıra, kültürel mirasımızın da yok olmasına engel olamayız.