
Hatay'da 1000 Günlük Çile: Depremzedeler Unutuldu Mu?
6 Şubat 2023'te yaşanan ve asrın felaketi olarak nitelendirilen depremin üzerinden tam 1000 gün geçti. Bu uzun ve zorlu süreçte, depremden en çok etkilenen şehirlerden biri olan Hatay ve özellikle Antakya'da yaşayanların yaşadığı çileler hala devam ediyor. Dile kolay, tam 1000 gün! Peki, bu süreçte Hatay halkı ne durumda? Yapılan yardımlar yeterli mi? Unutulmaya mı terk edildiler?
Antakya'nın Kadim Çığlıkları
Adıyla bile oynanan, güzelim Antakya'nın durumu içler acısı. "Antakya halkı ne durumda?" sorusu, kulağa daha tanıdık, daha kadim gelmiyor mu? Bu coğrafyanın insanları, binlerce yıllık bir tarihin ve kültürün mirasçıları. Ancak deprem, bu mirası adeta yerle bir etti. Peki, neler yapıldı, neler yapılıyor? Anlaşılan o ki, çığlıklarımızı duymayanlar, bizi bugün de duymuyor. 1000 gün sonra da duymuyorlar. Halen konteynerlarda yaşam mücadelesi veren binlerce insan var.
Konteynerlerde Umut Arayışı
Depremin ardından geçen bu uzun sürede, birçok depremzede hala konteynerlerde yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Kısıtlı imkanlar, yetersiz yaşam koşulları ve geleceğe dair belirsizlik, bu insanların umutlarını her geçen gün biraz daha tüketiyor. Özellikle kış aylarının yaklaşmasıyla birlikte, konteynerlerde yaşayanların sorunları daha da artıyor. Soğuk hava, yetersiz ısınma imkanları ve sağlık sorunları, yaşam koşullarını daha da zorlaştırıyor. Bu zorlu şartlar altında, depremzedeler nasıl hayata tutunacak?
Unutulan Çığlıklar mı?
Depremin ilk günlerinde tüm Türkiye'nin ve dünyanın dikkati Hatay'a çevrilmişti. Ancak zamanla bu ilgi azaldı ve depremzedelerin çığlıkları sanki duyulmaz oldu. Medyanın ilgisi başka konulara kayarken, Hatay'da yaşanan sorunlar ve acılar görmezden gelindi. Oysa depremzedelerin en çok ihtiyaç duyduğu şey, unutulmamak ve yalnız olmadıklarını hissetmek. Peki, bizler bu insanların çığlıklarını duyacak mıyız? Onlara destek olacak mıyız? Yoksa onları kaderlerine terk mi edeceğiz?
6 Şubat depreminin üzerinden geçen 1000 günde, Hatay halkının yaşadığı acılar ve çileler hala dinmedi. Konteynerlerde yaşam mücadelesi veren, geleceğe dair umutlarını korumaya çalışan binlerce insan var. Onların çığlıklarını duymak, onlara destek olmak ve yaralarını sarmak hepimizin sorumluluğu. Unutmayalım ki, Hatay sadece bir şehir değil, aynı zamanda bir medeniyetin, bir tarihin ve bir kültürün simgesi. Bu mirası korumak ve yaşatmak için hep birlikte hareket etmeliyiz. Hatay'ı unutmayalım, depremzedeleri yalnız bırakmayalım!













