Hatay'ın yaşadığı felaketler, akıllara tek bir soruyu getiriyor: Hatay'a neler oluyor? Bu soruyu, sorumluluğu olan herkese sormak gerekiyor. Hatay'a bunca kötülük neden reva görülüyor? Bu şehrin insanları ne yaptı da bu kadar cezalandırılıyor?
Konteynerlerde Bir Ömür mü?
Hataylılar, dedelerinden, ninelerinden torunlarına kadar konteynerlerde mi yaşayacaklar? Yıkıntıların arasında, tozun, çamurun, elektriksizliğin, susuzluğun ve üretimsizliğin kol gezdiği bir kentte umut nasıl yeşerebilir? Hangi vicdan, depremde yakınlarını kaybeden insanları aldatmaya, sömürmeye ve ellerindeki son umut kırıntılarını da almaya cüret edebilir?
Hatay'ın yeniden ayağa kalkması, sadece binaların yeniden inşasıyla değil, aynı zamanda insanların ruhlarının da onarılmasıyla mümkün olacaktır. Bu, sadece maddi yardımlarla değil, aynı zamanda manevi destekle, anlayışla ve şefkatle başarılabilir.
Hatay'ın Feryadına Kulak Verin
Hatay'ın feryadına kulak vermek, sadece Hataylıların değil, tüm Türkiye'nin ve hatta tüm dünyanın sorumluluğundadır. Çünkü Hatay, sadece bir şehir değil, aynı zamanda bir medeniyetin, bir kültürün ve bir tarihin beşiğidir. Hatay'ı yeniden ayağa kaldırmak, sadece bir şehri değil, aynı zamanda bir medeniyeti de kurtarmak anlamına gelir.
Unutulmamalıdır ki, Hatay'ın yaşadığı bu acıların sorumluları sadece doğa olayları değil, aynı zamanda ihmaller, hatalar ve vicdansızlıklardır. Bu nedenle, Hatay'ın yeniden inşası sürecinde, şeffaflık, adalet ve dürüstlük ilkeleri ön planda tutulmalıdır. Hataylıların hakları korunmalı, ihtiyaçları karşılanmalı ve geleceğe umutla bakmaları sağlanmalıdır.
Hatay'ın yeniden doğuşu, Türkiye'nin yeniden doğuşu demektir. Bu nedenle, hepimiz el ele vererek Hatay'ı yeniden ayağa kaldırmak için çalışmalıyız. Çünkü Hatay, bizim ortak geçmişimiz, ortak geleceğimiz ve ortak umudumuzdur.