İzmir Barosu, Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) HSK üyeliği seçimlerine ilişkin TBMM kararında görevsizlik kararı vermesine sert tepki gösterdi. Baro, bu kararın "anayasa mahkemesiz yargı sistemi" yaklaşımını ortaya çıkardığını savunarak, hukukun üstünlüğü ve anayasal denetim için mücadeleye devam edeceklerini vurguladı. Peki, bu kararın arka planında neler yatıyor ve İzmir Barosu neden bu kadar sert bir tepki gösteriyor?

AYM Kararına İzmir Barosu'nun Eleştirileri

İzmir Barosu, yaptığı açıklamada Anayasa Mahkemesi'nin HSK üyeliği seçimlerine dair TBMM kararına ilişkin verdiği görevsizlik kararının, hukukun temel prensiplerine aykırı olduğunu belirtti. Baro, kararın gerekçesini eleştirerek, AYM'nin kendi yetki alanını daraltmasının kabul edilemez olduğunu savundu. Bu durumun, yargı bağımsızlığına ve hukukun üstünlüğüne büyük bir darbe vurduğu ifade edildi.

Baro'nun açıklaması şu şekilde devam etti: "Anayasa Mahkemesi'nin bu kararı, anayasal denetimin ve hukukun üstünlüğünün sağlanması açısından büyük bir eksiklik yaratmıştır. Mahkeme, kendi kapısını kilitleyerek, yargı sistemini daha da zayıflatmıştır."

HSK Üyeliği Seçimi ve Anayasal Süreç

HSK üyeliği seçimi, yargı sisteminin işleyişi açısından büyük önem taşır. Bu seçimlerin anayasal süreçlere uygun olarak yapılması, yargı bağımsızlığının korunması için kritik bir unsurdur. TBMM tarafından yapılan seçimlere ilişkin AYM'nin verdiği görevsizlik kararı, bu sürecin sorgulanmasına neden olmuştur. İzmir Barosu, bu kararın anayasal denetim mekanizmalarını devre dışı bırakarak, hukuk devletine zarar verdiğini savunmaktadır.

İzmir Barosu'nun tepkisinin temelinde, AYM'nin bu kararıyla yargı sisteminin daha da siyasallaşması ve hukukun üstünlüğünün zedelenmesi endişesi yatmaktadır. Bu nedenle, Baro, hukukun üstünlüğü ve anayasal denetim için mücadeleyi sürdüreceklerini kamuoyuna duyurmuştur.

• Hukukun üstünlüğünün sağlanması
• Yargı bağımsızlığının korunması
• Anayasal denetimin etkin bir şekilde işlemesi

İzmir Barosu'nun bu sert tepkisi, AYM'nin kararıyla ilgili tartışmaların daha da alevlenmesine neden olacak gibi görünüyor. Hukuk çevreleri ve kamuoyu, bu kararın yargı sistemine etkilerini yakından takip etmeye devam edecektir.